yada dündü tam
hatırlamıyorum bi proje çekiyorduk
aylar olmuş dış dünyadan kopmuştuk.
Önce cinsiyelerimizi sonra insanlığımızı kaybetmiştik
ama tabi ki yaşarken her şey yolunda gibiydi
hatta senaristmiz feci bir kavgayla gitmişti biz gene de çekimlere devam ediyorduk.
Show must gone' un uzay boyutundaydık artık.
Belki daha aylarca bu böyle devam edecekti
fakat bir gün yeni bir senarist geldi.
Bizi yukarı çağırdılar.
Toplantı odasındaki uzun masanın bir başında o
diğer köşesinde biz sıkışık vaziyette sekiz kişi oturmuştuk.
Hiç unutmuyorum kadının saçları şampuan kukuyordu
takıları vardı gözlerimizi alıyordu
dişleri cilalı gibiydi..
Konuşmaların hiç birini anlamadık
Amerikayı keşfeden beyaz adamlara imrenir gibiydik kolyelerini ellemek istedik
ve
baktık baktık baktık hem de kadın çoktan odadan gittiği halde.