27 Ekim 2010 Çarşamba

Csontváry



"Öğrenciyken ezberden nefret ederdim. Kutsal Kitap'ı masal gibi görüyor; daha çok, dışarıda, doğanın içinde olmaya, bülbülün ötüşünü dinlemeye, kâh burada kâh şurada polenli taçyapraklarını kelebek, arı, yaban arısı ve böcek sürüleri kuşatmış bir çiçeğe bakmaya can atıyordum."

Mihály Tivadar Csontváry, 5 Temmuz 1853'te Kisszeben'de doğdu. Beş kardeşi vardı, babaları avcılığa meraklıydı. Spor, avcılık ve patende çok iyi olan Csontváry derslerinde bir o kadar başarısızdı. Babasının onu götürdüğü Eperjes'te üç yıl boyunca satıcılık yaptı, sonra kimya eğitimi aldı ve eczacı oldu. 1863'teki büyük sel felaketi ve ardından çekildiği dinlenmeden sonra kendini İgló'daki eczanenin önünde öküz arabasını reçetelere resmederken buldu. Yaklaşık on yıl süreyle eczacılıktan iyi para kazanan Csontváry, 1894'te, 41 yaşında resim yapma hayalinin peşine düşerek önce Münih'ten Karlsruhe'ye, oradan İtalya'ya ve Dalmaçya kıyılarına uzandı. Önce Düsseldorf Akademisi'ne, sonra Paris'teki Julian Akademisi'ne yazıldı. Akademik eğitimi terkederek Pompei'den başlayan uzun yolculuğu süresince İtalya kıyılarını dolaştı. Ardından Avrupa'yı, Mısır ve Kudüs'ü keşfetti. Yolculukları sırasında 1913'te İstanbul'a da uğradı. 1919 yılında Macaristan'ın gelmiş geçmiş en sıradışı ve yalnız sanatçısı olarak yaşama veda etti. 

--------------------------------------------------------------
Taraf:
Yirmili yaşlarının ortalarına kadar eczacı olan bir adam 13 Ekim 1880 yılında duyduğu sese kulak verdi ve hayatı değişti. Ses ona şöyle diyordu: “Sen Rafael’den bile büyük bir ressam olacaksın.” Dünyaca tanınan “ilk Macar ressam “olan Tivadar Csontváry Kosztka’dan bahsediyoruz...
Sanat dünyasının en yalnız ressamlarından biri olarak görülen Csontváry’nin eserleri Pera Müzesi’nde sanatseverle buluştu. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Film Festivali’nde sanatçının hayatını konu alan Csontváry adlı filmle biraz daha yakından tanıma şansı bulmuştuk ama bu sergiyle ressamı ve dünyayla olan derdine şahit olmamız kaçınılmaz. Çünkü o gerçekten tuhaf bir adam. Bunu en iyi kanıtlayansa 40 yaşından sonra resim yapmaya başlaması. Eğitim hayatı pek parlak geçmeyen Csontváry, bir sel felaketinden sonra yakalandığı hastalık sonrası inzivaya çekilen ve bir gün çalıştığı ezcanenin önünde uyuklayan öküzleri bir peçeteye çizerek resim sanatına ilgi duyan biri. 1903 ile 1909 yılları arasında en üretken zamanlarını yaşayan ressam 1907’de Paris’’te açtığı sergiyle eleştirmenlerce kabul gördü görmesine ama eserlerinden ziyade yaşam tarzı dikkat çekiciydi.
Vejeteryan, içki ve sigara karşıtı olması ayrıca pasivist bir duruşu olan Csontváry’in yeteneği şizofreniyle birlikte, din felsefesi ve hayatı hakkında yazdığı bazı kahince sözler onu diğerlerinden ayırıyordu. Ama onun en büyük isteği Rafael Santi’den daha iyi olmaktı...

Rafael’in önüne geçmek istedi

Lajos Németh bu durumu ve Csontváry’nin sanat dünyasındaki yalnızlığını şöyle açıklıyor: “Csontváry’nin çağdaşlarından çoğu sanatçının tuhaf eylemlerini ve ayrıksı fikirlerini biliyor ve bunlarla alay ediyorlardı. Aralarından yalnızca birkaçı, kendisini Rafael’le karşılaştıran bu “kendinden menkul” dahinin, gerçekten de yetenekli olduğunu fark etmişti.”
Ressamları ya dahi, ya deli yaparız biz. O hangisi, yoksa her ikisi birden mi bilinmez ama gerçek şu ki; diğerlerinden farklı ve çok yalnızdı. Dünyaca tanınan İlk macar ressam unvanını kazanan sanatçının yaşadığı sorunlar yaratıcı gücünü ve dengesini temelden sarsmıştı. Buna rağmen yüzden fazla tablosu olan Csontváry ölümü sonrasında Picasso’da dahil olmak üzere birçok büyük ressam tarafından saygıyla anıldı. 39 eserden oluşan Csontváry: Macar Resminin Sıradışı Bir Ustası sergisini, 12 aralık tarihine kadar Pera Müzesi’nde gezebilirsiniz.