Mobidik
bloğa yazmaya başladım, süprizlerden biri buydu günlük, hayata
geçme ihtimali yakın olan iki proje daha var. Geçen sene TV den bu
kadar sıkılmışken gittiğim kursun bir anda senaryo grubuna
dönüşmesi korkutucuydu. Bi daha bu oyuna gelmem yazı deyince akla
en son gelmesi gereken teknik nedense herkesin ilgi odağı oldu.
Mobidik iyi oldu, yazı ve okuma konusunda beni disipline sokar. Hem de başka mecralara akmış olurum.
Hava buralarda baya serinledi hırkasız balkonda oturulmuyor ama genede burada olmak başka bir şey, sahildeee martılar elele (şarkı böyle değildi galiba)
Hobileri iş edinmek lazım! Blog tutmak sevdiğim şeylerin en başında geliyor. Dürüst olmak gerekirse ilk üçe anca girer, ben bunu hayali arkadaşa mektup yazmaya benzetiyorum. Çocukken oyuncağıma mektup yazıyordum. İsmi aliydi (kutusunda bu isim vardı) hala (şapkalı a yapmayı bilmiyorum) bazamda ikamet ediyorlar kendileri.
Yapmaktan
delice hoşlandığım diğer şeyler ise (ki hiç seçmek zorunda
değilmişiz): okumak, çizmek, boyamak, pintereste gezinmek, kesmek,
yapıştırmak, dikmek, kolajlamak, mezeleri kola eşliğinde yemek,
bütün gün kahve içmek, facede milletin işlerini like layıp,
paylaşmak, çok zor ve havalı görünen yemekleri hayranlıkla
youtube da seyretmek, polisiye yazarları gizli gizli takip etmek
gibi...
Yeniden
saçlarımı kestirdim daha doğrusu bir tutam saç dışında
traşlattım şu an kafam sinan akçıl modeli eminim sonradan
uzayınca çok güzel olacaklar.
Buralar genç kaynıyor Rock festivali var ya ondan çok yakın olmasına rağmen üşendim gitmedim.
Rüzgar var gene hem soğuk hem sıcak havayı anlamaya çalışmayı kestim artık. Bu sene tuhaf havalar, bir gün fırtına ertesi gün 40 derece, her anı dolu dolu yaşıyor, bu gidişle kendini mahvedecek garibim.
Geçtiğimiz
hafta biraz gergindi, nasıl olmasın bir kurum dolusu insan sanki iş
yelerinden mutlu mesut ayrılmışımda bir türlü vakit bulup
görüşemiyormuşum gibi davranıyor. ....neyse benden uzak
dursunlar da. İşte asıl hikaye burada başlıyor uzak durmuyorlar
:( Hep kendilerini sevimli sanıyorlar. Benim onları faceden atmamın
tembellikle ilgili olduğunu anlamak istemiyorlar. Gerçi tüm
insanlığın kendilerini anladıklarını zannetmiyorum. Yoksa
piskiyatri diye bişey olmazdı.
Aaa
sonunda Mary ile Max'ı seyrettim senaryoyu anlatımını çok
beğendim. Ameliye benziyor, gotik havası da var, renkler ölüm
temasının sık kullanılması sıkıcı atmosferi falan. Sevmenin
ötesine geçtim galiba. Aslında iki kere seyrettim daha da
seyrederim. Ama ben olsam plastirinle çekmek istemezdim, insan şu
kuşa bak falan deyip konuşmaları kaçırıyor. Tabi çok emek var
ve plastirin pis iş. Kesinlikle bizde (Türkiye'de) çekilemez hemen
+60'ı yerdi.
Bu
arada televizyona bu sezon 50 yeni dizi giriyormuş oley Bollywood
olmuşuz. Tabi yarısından fazlası sezon finali göremeyecek,
onlarda muhtemelen başka sezonu göremeyecekler "ya tutarsa" kafası.
“Kara para aşk”ın ismini sevdim, sanki beyaz kadın ticareti
anlatılacakmış gibi geliyor ama eminim öyle değildir.
Ooof
çok mu yazdım ne?
siyu