31 Ekim 2011 Pazartesi

şu karikütür & illüstratör çizerleri var ya

müthişler bir kere komikler
asla ressamlar gibi kasıntı ve tarz yapacam diye kalıpların içinde boğmaca olmuyorlar
özellikle yabancılar baya gerçek insan gibiler.

bunun gibi şeyleri iş edinmesi çoğu insanın deli gözüyle bakmasına sebep oluyor



Hatta bi yaşta çalışıyor olmak ta düşkünlük gibi algılana biliyor...
(emeklilik hayali kuran bir milletin ahwaliyiz nede olsa)
Ve tabi ki bu tür gelebilecek tüm olumsuzluklara kapımızı çoktaaaan kapadık.
Sevdiğimiz şeylerin peşinde koşturmak insanı yeniliyor ne de olsa.

26 Ekim 2011 Çarşamba

sitemi yenilemem lazım

örnek site bile buldum

fakat şu HTML kodlarından nefret etmiştim zamanında
her işte olduğu gibi bi başlasam

sit

http://www.sitnie.com

ev yap ev kur sonra içinde kimse oturmasın da

http://www.pietrakaikos.com
bir sanat yönetmenin yapı malzemelerinden de anlaması gerektiğini biliormuydunuz..
onun için nalburda mal çeken işçilerin malzeme yorumlarını dinlemelisiniz
herrr zaman

25 Ekim 2011 Salı

kolilerden bir şehir inşa etmek

Umarım herkes çerini çöpünü Vana yollamıyordur bide insanları eskilerinizle boğmayın. Yepyeni gıcır şeyler yollayın derim bizzat ben.
Bu aralar cin conla uğraşıyorum aslında her aşamasını fotolayıp yayınlamak istiyordum
fakat o kadar deneme yanılma yöntemleriyle yapıyorum ki
resmen süngerden pazıl çözüyorum diyebilirim...

Bu gün bi mail geldi kitabın tanıtan şahıs şöyle yazmış: Kitap bütün D&Rlarda diye
demek ki benim buraya koymama gerek yokmuş. Yazdığınız kadar okusanız çok güzel olmaz mı?

bunu sen istedin senaaaaa

sena pasin hayatta bana blog okumayı sevdiren tek insan
haftada bir iki mutlaka ziyaretcisiyim
bi de övmüş beni aboooww
keşke onun kadar hayat dolu olabilsem 
çalışmam lazım...

24 Ekim 2011 Pazartesi

haberi aldığımızda dün

Çalışıyoduk
zaten böyle zamanlarda kafa şöyle çalışıyor
orada kimler var?
kimler vanlı?
hemen ve maalesef facenine bakıp iç rahatlatma
gibi....

Ertesi gün
yazıları okuyup vehameti anlamaya çalışmak
ve birden orada çocukların olduğunu hissetmek
ve gözlerin dolması...

Gerksiz sızlanmalardan nefret ederim
hareketsiz bunalım konuşmalarıdan ise koşarak kaçarım
eminim hepimizin yapacağı şeyler vardır:

http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com/

22 Ekim 2011 Cumartesi

bu gün craft günümüzdü

muhteşem bi brançla başladık
gelenlerle coştuk
gene konuşma rekoru kırdık galiba :)
aşağıda ivedik kardeşliği ve kahvaltı öncesi fotoları var
gerisi gelecek

Una Princesa en Apuros / Princess in Trouble from Flacso Argentina on Vimeo.

21 Ekim 2011 Cuma

sevgiler ilayda


SON KWANG-BAE

“TIME TO OVERTURN MYSELF LİKE A SANDGLASS...”
“KUM SAATİ GİBİ TERSYÜZ OLMANIN TAM VAKTİ…”

26 Ekim – 27 Kasım 2011

Galeri İlayda,  26 Ekim – 27 Kasım tarihleri arasında Paris’de yaşayan Güney Kore’li sanatçı Son Kwang-Bae’nin “Kum saati gibi tersyüz olmanın tam vakti...” isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapacaktır.

Son Kwang Bae, 1991 yılında Güney Kore Seowon Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun olduktan sonra, 1994 yılında da Fransa Versailles Beaux-Arts’da eğitimini tamamlamıştır. 1994 yılından beri dünyanın çeşitli ülkerinde kişisel sergiler açmış, grup sergilerine ve sanat fuarlarına katılmıştır. Türk sanat izleyicisi ise onun resimlerine 2007 yılından beri her sene Contemporary Istanbul’a katılması nedeni ile aşinadır.

Genç Koreli-Fransız Sanatçılar Derneği (AJPC) onur üyesi olan Son resim yapma sürecini aşağıdaki satırlarda anlatıyor.

Uzun zaman, farklı mekânlardan geçtikten sonra, artık üretmeye başlıyorum…
Üzerime yığılan, bugünle birlikte geçmişe dönen geleceğim, beni yaratıyor. Sayısız hatıraların dans ettiği dünyamda, karmaşıklığın içerisinde rüya ve gerçek arasında sürükleniyorum. Kendimi netleştirebilmek için üç şeye odaklanıyorum… Soyut değil ama sürreal bir somutluk ile her şeyin yapısında var olan homojenliği yakalamak. Bir diğeri ise köklerimin hatıraları arasından gerçeklerimi ve hayallerimi diriltebilmek.
Ağlara takılan balık gibi parıldayan tutulmamı görünce büyüleniyorum ama tual üzerinde sıkışıp kalmış gibi hissettiğimde ise tükeniyorum. Pişmanlıklarımın canlı olmalarını ve eserlerimde taze kalmalarını istiyorum. Sürekli ters dönen kum saatlerinden tamamen arınmak istiyorum. Tutulmalarım yeniden doğup, parlak cisimler kadar canlı olana dek…

Birçok özel ve kurum koleksiyonunda resimleri olan sanatçının sergisini 27 Kasım tarihine kadar Galeri İlayda’da izleyebilirsiniz.
Ayrıntılı Bilgi için; Galeri İlayda 
Şenay Şen

Hüsrev Gerede Cad. No:37 Teşvikiye

Tel    :0.212.227 92 92

 e-mail:ilaydasanat@ttmail.com

cirküs

seyretmem gereken bi film gelmiş


Felaket Henry 



kitaplarını okumuştum eğlenceliydi


20 Ekim 2011 Perşembe

cincon artık sünger olmaktan çıkacak bu gün

bu da yamuk oldu ama olsun

eminönündeydim sabah işte esnaf bu sefer ayran ikram etti
çapuroğlu bir buçuk metre polar alırken ben 
5kilo kadar peluşu da torbama hediye diye sıkştırdı :)
dönerken gene göçebeler gibiydim...

Team Loro (HD) from Madre on Vimeo.

farm ville film oluyor



işte gene olmayacak bir şeyi gerçekleştirmeye üşenmeyen insanlar (takdir name)


Oyuncak Hikayesi (Toy Story) filminin iki senaristi Zynga ile buluşup birlikte bir projeye imza atmak istediler ve sonunda ortaya sürpriz bir film kararı çıktı.
Facebook'un fenomeni , çiftlik yapma oyunu Farmville hakkında senaryo yazılmaya başlanmış. Aslında çok detay verilmemiş olan konuyla alakalı iki senarist Alec Sokolow ve Joel Cohen imalı olarak bir kaç cümle paylaştılar. Söylediklerinden anlaşılan, işin daha çok senaristler tarafından gelen bir teklif olduğu ve Zynga'nın çok da istekli olmadığı yönünde. Yine de senaristler konu üzerinde çalışıp, Zynga'yı etkilemeye çalışıyorlar.

18 Ekim 2011 Salı

"kendimi bir kum saati gibi altüst etme zamanı" "time to overturn myself like a sandglass" son kwang-bae

Galeri ilayda/ madem resimleri bütün yolla ki böyle saçma gözükmesin bende.... (allahtan noktam çalışıyor)

bu öz güvene bayılıyorum

Üşenmiyolar ecnebiler web sitelerinin yeniliklerini bana yolluyolar (bu arada hala virgülüm çalışmıyor)
ben de eşek değilim yayınlıyorum burada:
http://www.johanpotma.com/

17 Ekim 2011 Pazartesi

16 Ekim 2011 Pazar

google aslında ben kimim?

Dün google (herşeyi bilen insan) a sordum yenimoyu baya bi dükkan falan varmış.
hiç biriyle ilgim olmadığı gibi isim hakkı falan olaylarına da girecek değilim.
şaşırtıcı olan insanın kendi ismine bile yabancılaşabilmesi.
bu muyum ben yok galiba ben şurada kiyim...
ya şuradaki daha iyimiş ondan mı olsaymışım gibi salakça durumlar.
Aslında yaş ilerleyince hiç böyle dertleri kalmıyor insanın kireçlenme sadece kemiklerde de değil
ruhu da donduruyor
bariz bir şekilde biri olup çıkıyosun.
üstelik 20'lerindeki kişyle yolda karşılaşsan selamlaşmazsın o derece.

elle stanpa nasıl yapılır


benimkini kumru yaptı

10 Ekim 2011 Pazartesi

ptesi tüm gözelliğyle...


pazartesi tüm sendromlarıyla arızalarıyla hazırlıksız yakaladı cin conu
ne kadar farklı bir gün tasarlamıştı halbuki
meğerse günün akışını çoktan ve başkaları hazırlamışlar
neyse ki kendi tarzında ve durumunda insanlarla çalışıyor da bir anda
geyiği yağmura saldı.

9 Ekim 2011 Pazar

haydin de hopla da gel

dünkü etkinlikten sonra adrenalinden uyuyamadım
şimdi 29 tane defter tasarlamak istiyorum o derece

yağmur yağıyor ince bir perde gibi kışın hafızasını zorluyor

sinir oldum fakat sevmediğim bir kiriş yazarı " biz erkeğiz" diye
yazı döşenmiş facede gördüm
ne kadar günah çıkartsa/çıkartsalar azdır


8 Ekim 2011 Cumartesi

bu gün o kadar konuşup gülmüşüm ki

dilim şişmiş pide kadar olmuş
şimdilik bu resmi koya biliyorum
sonra çoook iyileri gelecek


bu gün sergi var


Çok heyecanlıyım iyi ki 1 günlük planlamışız
her gün bu telaşla  küt...
önce kaybolan anahtarın izini sürecez annemle
hafiyelik yanımızda vardır ailecek
koku alırız en çok da gizli konuşmaların kokusunu
kaydetmeyiz o başka
her neyse burçakla sergide eğleneceğimizi sanıyoruz
yada kendimizi öyle kandırıyoruz...
eskiden sergilerden nefret ederdim
bir gün açtığım sergide başıma gelenleri yazarım
sadece şu kadarını söyleyeyim
ikinci gününde galerinin tam ortasında foseptik taşmıştı ki
bu sergi boyunca başıma gelenlerin en sempatik olaydı...

7 Ekim 2011 Cuma

telefonu çalar çalmaz yanındakine bu kim şimdi dedi



oyuncu bir arkadaşıydı arayan
nasıl yapımcısından kazık yediğini anlatıyordu
bu konuşma sonsuza kadar devam edebilirdi
cincon sadece bunlar egoyla ilgili hep dedi
fakat bu cevap hiç karşı tarafı kesmedi
belli ki canı yanıyordu ...
akşam bu telefonun etkisiyle baya bi rüya gördü
sirkteydi aslanlar filler maymunlar fareler bile kıyafetliydi
artık bizim gibi iş hayatının bir parçası gibiydiler
bi farkla her gün ölümün tadına varıyorlardı
ateşten atlamıyorlarsa mutlaka tehlikeli bir organizasyonun içindelerdi
çünkü insanlar bundan hoşlanıyorldu...

1 Ekim 2011 Cumartesi

bu günün menüsünde şunlar var efendim

önce afiş bastırılacak
bi başlık dikilecek
burçak ev tutmuş o ziyaret edilecek
oradakileri çeke çeke biyanele götürülmeye çalışılacak
başarılı olunun maması halinde evlere geri dönülecek...