30 Mart 2011 Çarşamba

Türkiye standartlar endüstrisi

Sonunda yahşi batıyı seyrettim.
İyiydi yani tüm ön yargılarıma rağmen eğlendim bile diye bilirim. 
Hani kafa oldukları sahne komikti bence.
En  çok jeneriğini yani post. unu beğendim. 
Demek bu noktaya teknik olarak gelmişiz de sorun yeteneksiz grafik departmanlarıymış.
Bu beni hırslandırdı, dedim niye iyi bir postu olan tv programı yapmıyoruz? 
Bunun bazı cevapları var tabi ama hiç biri beni kesmedi. 
Sinirlendim gene. Tekrar normale dönmek için Türk standartlarına döndürdüm kendimi. 
Rahatladım...

28 Mart 2011 Pazartesi

yolda bazı arkadaşlarla karşılaştım


tozantı günü

Sabah yani az önce sıkılırsanız şunları yapın diye bir yazı okudum. Ben bunları yapsam bunalıma girerim. Maddeler şöyle, hayır işleri yapın hiç tanımadığınız biriyle konuşun gibi....
Zaten pazartesi saatleri almışlar birden saat olmuş 10
şimdi her şeye geç kaldım duygusuyla başet bakalım....
Evde temizlik var harhar....
Kesin dışarı atarlar birazdan beni...
Hava güzel akşama kadar vitrin baka bilirim...
Ama işlerde var aman bilmiyorum başlayalım bakalım güne,
her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa....

25 Mart 2011 Cuma

http://canepabarbara.blogspot.com/


tutacak bir sap lazım bu yazıya

Daha dün bir sümüklü böcekle  dertleştik
artık yaşamak istemiyorum böyleeee dedi.
Konuşurken kelimeleri uzatıyordu
sanki bu şekilde konuşursa inandırıcı olacağını sanmıştı bir kez
hem de artık insanlara  iyi sebepler bulmaktan sıkılmış birine söylüyordu bunları..
İçimden ne halin varsa gör demek geçti
fakat hiç ses çıkmadım.
giderken ve arkasında sedefli bir iz bırakırken
gelin gibiydi.

24 Mart 2011 Perşembe

eğer saçma şeyler yapmak istiyorsanız size yol gösterelim

takul

İyi bişey oldu tüm takılarım satıldı,
buradan beni seven herkesi benimde aynı hisler içinde olduğumu söylemeliyim,,,,

armani plazanın yükselişi


bandrolsüz



bandrolsüz#2 
25-26 Mart 14:00- 21:00
27 Mart 14:00-19:00

Apartman Projesi' nde
Şehbender sk. No:4 Asmalımescit

Bandrolsüz, kitap ve çoğaltmaların satışı ve dağıtımı için bir imkan oluşturmayı amaçlar.

Elektronik yayınların ve dergilerin basılı işlerin yerine geçmeye başladığı bir zamanda kitabı 
bir mecra ve bir mekan olarak değerlendiren küçük ölçekli bağımsız yayıncıların, dağıtım şirketleri ve zincir kitapevlerinden 
uzakta kendilerine oluşturdukları bir alandır.

Farklı mekanlarda satış etkinlikleri, atölye çalışmaları ve konuşmalar ile alternatif üretimlere dikkat çekmeyi, yeni üretimler için 
kaynak yaratmayı ve kitap sevenler için yeni buluşma imkanları yaratmayı amaçlar.

Bandrolsüz, Şubat 2011’de Bakkal Press, Folio Magazine, Onagöre, REC Collective ve Too Many Books'un çabalarını birleştirmeleri ile bir araya gelmiş bir kollektiftir.

www.bandrolsuz.org

23 Mart 2011 Çarşamba

bu günün özeti

bir gıcık oluş
her şeye mesafeli durmalar
ne yapsam nerelere gitsem durumu
nasıl bir ilaç kokteyili bu günü, yarını toparlar durumu
yazın gelmesi yalan oldu gibi pencereden bakmalar
sonra bu kafadaki bütün düşünceleri unutma 
ve aşağı balkonda asılı olan kıyafetlere bakıp
bir çift çoraba tutkuyla bağlanma

22 Mart 2011 Salı

bir yaşıma daha girdim1

çok acayip bir şey bu / sonunda bu da oldu


ben de onların portfoliyolarını değerlendirmek istiyorum...


Galeri Elipsis ve Geniş Açı Proje Ofisi, Türkiye’de bir ilk olacak bir etkinlik düzenliyor: “Portfolyo Değerlendirmeleri”

Çeşitli düzeylerden fotoğrafçıları bir araya getirecek bir etkinlik olarak planlanan “Portfolyo Değerlendirmeleri I”de katılımcılar, işlerini bu alanda uzman isimlerle paylaşacak, onlardan yorumlar alacak, analitik olarak eleştirilecek ve sonuç olarak kendilerini ve işlerini geliştirme zemini bulacaklar.
Elipsis ve GAPO’nun düzenlediği bu ilk etkinlikte yer alacak değerlendiriciler şu isimlerden oluşuyor:
• Ferit Düzyol, Sipa Press’te Kültürel Projeler ve Sergiler Sorumlusu ve fotoğraf editörü
• Paul McMillen, fotoğrafçı ve reklamcı, Pamukbank Fotoğraf Galerisi’nin kurucusu ve yöneticisi
• Nazif Topçuoğlu, fotoğrafçı ve fotoğraf yazarı
• Sevil Sert, Artane’nin kurucusu, fotoğrafçı
• Charles Richards, fotoğrafçı, PPR İstanbul üyesi.
Her katılımcı, portfolyo değerlendiricileri arasından seçeceği 3 tanesine fotoğraflarını gösterebilecek, her değerlendirme yaklaşık 20 dakika sürecektir. Katılım 147,50 TL (125 TL+kdv), öğrenciler için 118 TL'dir (100 TL+kdv) ve sınırlı sayıda katılımcı alınacaktır.
2 Nisan 2011 Cumartesi günü Galeri Elipsis’te gerçekleşecek ‘Portfolyo Değerlendirme’ye başvurular, 26 Mart 2011 Cuma günü saat 18:00’e kadar yapılabilecek. Katılımcıların hangi saatlerde hazır bulunmaları gerektiği kendilerine önceden bildirilecektir.
Tüm katılımcıların, en fazla 30 adet fotoğraftan oluşan minimum A4 boyutlarında basılı portfolyoları ile değerlendirmeye gelmesi gerekmektedir. Basılı olmayan portfolyolar değerlendirilemeyecektir.
AYRINTILI BİLGİ İÇİN:
Galeri Elipsis: (212) 249 4892
Geniş Açı Proje Ofisi: (212) 251 7003

20 Mart 2011 Pazar

Dünya Saati eylemi 26 Mart'ta yapılacak

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla 4 yıl önce başlatılan 1 saat süreyle ışık kapatma eyleminin bu yıl 26 Mart tarihinde gerçekleşeceği bildirildi.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl beşincisi gerçekleştirilecek olan Dünya Saati (Earth Hour) Kampanyası'nın 26 Mart 2010 Cumartesi günü 20.30 ile 21.30 saatleri arasında gerçekleşeceğini belirterek, sürdürülebilir bir gelecek için dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın ışıklarını bir saatliğine kapatacağını söyledi.

2007 yılında Avustralya'da başlayan ve 2008'de küresel bir harekete dönüşen ışık kapatma eyleminin 2010 yılında bir rekora imza attığını ve dünya çapında yürütülen en büyük kampanyaolduğunu belirten Baştak, "Milyonlarca insanın destek verdiği kampanyada ışıklar bugüne dek küresel ısınmayla mücadele için kapatılıyordu. Kampanya kapsamında 2010 yılında Boğaziçi Köprüsü'nün yanı sıra 250 kurum, 7 belediye, İstanbul Valiliği ve binlerce konut sahibi kampanyaya destek verdi" dedi.

Kampanyaya Türk halkından da destek beklediklerini vurgulayan Baştak, şunları söyledi:

"Doğal kaynaklar üzerinde yarattığımız baskı yani ekolojik ayak izimiz, gezegenimizin biyolojik kapasitesini yüzde 50 aştı. Bu artışın en büyük bölümünü karbon emisyonlarımız oluşturuyor. Bu durum çağımızın en büyük tehdidi olan iklim değişikliğiyle sonuçlanıyor. Bu şekilde devam edersek, tüketimimizi karşılamak için 2030 yılında 2, 2050 yılında 2.8 gezegene ihtiyacımız olacak. Dünya Saati kampanyası ile bu yıl katılımcılarımızdan ışıklarını kapattıkları bir saatin ötesine geçerek gezegenimizdeki yaşamın sürekliliği için günlük hayatta alabilecekleri önlemleri de düşünmelerini istiyoruz."

kuaförler artık böyle olsun


http://thepinkinuit.blogspot.com/

19 Mart 2011 Cumartesi

planlı yaşam


















Bu gün her şeyin iyi gitmesi için elimden geleni yapacağım.
Hiç bir iç mihrak bana bu günü zehir edemeyecek.
yapılacak işler:
Uzay mekiğine haftalık yağlama işlemleri yapacağım,
Türkcellin beni beleş gönderdiği hatlarla sınırsız konuşacağım,
takip ettiğim projelerin bazılarının gözümün önümde erimesini seyredeceğim (beş dakika kadar)
nefret ettiğim insanlara (çoğunu hatırlamıyorum ama olsun) kara büyü denemelerime devam edeceğim,
ve herzaman ki gibi bir kilo yufka ile eve döneceğim.

linol baskı2

http://dalemackey.wordpress.com/2011/03/16/make-a-kid-stamp/

bir link daha

http://liquete.blogspot.com/

18 Mart 2011 Cuma

Eğer bu nükleer felaket Türkiye'de çıksa ne olurdu:



Avrupa birliği 100 yıl kadar Türkiye'ye gidişleri yasaklardı. 
Tüm Türkleri karantinaya alırdı.
Bir bakan televizyona çıkar radyasyonu çiy çiy yer "bak bana bişey oldumu?" diye sorardı.
Bunun üzerine halk bize bir şey olmaz ruh halini bir zırh gibi hemen üzerilerine giyerdi.
Yeni doğan çocuklara radyasyonlu isimler takılırdı mesela: ışır, atomik, ener gibi.
Yani onunla da yaşamayı hemen öğrenir, bağrımıza basardık....

çocuk kitabı nefisss

http://www.nataliepudalov.com/

17 Mart 2011 Perşembe

haber arkası


iş hayatıyla ilgili yapılacak daha çok geyik var

Ofis hayatı böyledir işte, iki başlık ta ben atayım:
Patrona arkadaşlarını rapor etmenin 7 altın kuralını açıklıyoruz.
Çalışıyor gibi gözükmek taknoloji sayesinde artık daha kolay.

15 Mart 2011 Salı

intikam kafadan giriş yaptı bu sefer de


Dünyada ve memlekette bu kadar şey olurken bir de bloglar kapanmıyor mu...
Tam hoş geldiniz üçüncü dünya ülkesi durumu...
Neden dışarıda bize şalvarlı fesli imaj kesiyorlar şimdi anlıyoruzdur herhalde.
Bu utançta yukarıdakilerine yeter.
Ne kadar yol yapıldığı falan akılda kalmayacak akılda
ne kadar demokrasi yani hoşgörü kabiliyetli oldukları konuşulacak.
Dün akşam Erman Toroğlu, Ahmet Çakar ve diğerleri oturmuş İbrahim Tatlısesin vuruluşunu maç yorumlar gibi konuştuklarını gördüm. Arada espiriler falan tam spor programı formatındaydı.
Demek ki dört kişi toplasak bir stüdyoya bir masa atsak konuşun desek yayıncılık yapmış oluyoruz..
Şunu hatırladım bu arada bir kaç yıl önce ben Ahmet Çakarı vuranları mutlaka tanıyordur diye yazı yazmışım. kısmet bu gün İbrahim Tatlıses içinmiş.
Resmen tarih yazıyoruz....
Not: kaybedenler kulübü filmi için biraz atıp tutmam gerekecek ileride çünkü bu parasızlığa romantik bakış açısı yok mu? Bu sadece yakışıklı erkelerin kurması gereken bir fantazi bence.

11 Mart 2011 Cuma

insanlar neden bu kadar havalılar?


Hani bize pislikmişiz gibi davrananlar var ya hani telefonlarımızı açmayanlar, bizi internet ortamında görmezden gelenler, en ufacık şeyi bile eleştiri hatta hakaret unsuru haline getirenler ve daha da kötüsü bizim hakkımızda bir karar vermiş olanlar....
Aslında kendileri nedirler? Yani bir ismin bir işin ve bir idolojinin arkasında saklanma korkaklığında değilmidirler?
Yani şu kültür sanat ortamında bir birimize o kadar yakın ve sürtünürcesine dar bir koridordan geçiyorken bu havalar kime???
Umarım bir gün kan almanız gerekir kendinize yada yakınınıza,
işte o zaman kim olduğuna bakmadan nasıl da insanlarla  gerçek bir iletişim içine gireceksiniz,
bir an için bile olsa...
Benim için değerli olan basit yaşamayı başara bilen ve düz olabilen insandır.

faydalı bir link daha













http://mikechiechi.blogspot.com/

10 Mart 2011 Perşembe

Fischerspooner


Electro-clash ve synth-pop türünün günümüzdeki en büyük temsilcilerindenFischerspooner, nadiren gerçekleştirdikleri özel DJ performanslarından biri ile 18 Mart Cuma gecesi Indigo’da Istanbullu hayranlarıyla buluşuyor!

Müzik, sanat, dans, moda, film ve kabareyi harmanlayan Fischerspooner, Warren Fischer ve Casey Spooner’dan oluşuyor. Albümleri “#1″, “Odyssey” ve “Entertainment” ile her seferinde müzik listelerinin zirvesine yerleşmiş olan Fischerspooner, “Emerge”, “Just Let Go”, “Never Win” ve “We Need A War” gibi müzikseverlerin ezbere bildiği hitleriyle de her zaman gündemde olmayı başaran ender gruplardan biri.

18 Mart gecesi Indigo’da sahne alacak olan Fischerspooner, kendi parçalarının özel remikslerinin de yer alacağı özel bir set ile eğlence hayatının o geceki tartışmasız tek hakimi olacak. 

ne zaman böyle çalışmalar görsem heycanlanıyorum

http://carmenencinas.blogspot.com/